Ağlasam sesimi duyar misiniz,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
ORHAN VELİ KANIK
12 Mart 2011 Cumartesi
10 Mart 2011 Perşembe
BİR KERE
Çok üzülürsün.Hem de çok...
Sanki için dışın irin kaplıdır.Sanki soluk aldırmaz bir acıyla yaşamaya çalışırsın.
Birkaç safhası vardır bu işin.Hangi işin diyorsunuz...Mesela ayrılığın,mesela ter edişin,mesela terk edilişin,bir şehirden ayrılmanın,birini kaybetmenin,bir savaşı yitirmenin...Önce garip bir hiçlikle boş adımlar atarsın sağa sola.
'Süperim,şahaneyim,yok canım ne olacak,olması gereken buydu zaten,iyiyim ben iyiyim' yalanları...
Sonra bir parça gözyaşı ve üzüntü.
Sonra giderek büyüyen bir öfke.
Her yanı kaplayan bir haksızlık duygusu.
Ardından herkese bu haksızlığı anlatma isteği.
Yutkunma güçlüğü.
Kabullenme.
Sabretme.
Bekleme.
Bütün irini dışarı atacak,hastalıklı hali sağaltacak tek çarenin dibine kadar üzülmek olduğunu anlamak.Ve üzülmek...
Yalın,süssüz,düzensiz sadece üzülmek.Sonra da o dipsiz kuyudan çıkmaya çalışmak.
Yukarıda gördüğün o yuvarlak aydınlığa ulaşabileceğinden emin olamazsın bazen.Gerçekten kuyunun taa içinde tırnaklarından ve duvardaki çıkıntılardan başka yardımcın yoktur.Bazen tutunduğun ufacık taş parçaları yerinden kopar,tırmandığın birkaç metreyi de kaybedersin.Bazen tutunduğun o sert kayalar tırnaklarını söker adeta.Kan revan içinde yaralı elerinle devam etmeye çalışırsın.Tam vazgeçtiğin anda yukarıdan biri ip atar,hiç umulmadık biri,bir yabancı..
Güvenip güvenemeyeceğini bilmeden tutunursun o ipe..
Seni yukarı çekmek için mi atılmıştır peki?
Yukarı çekiyor da olabilir evet...Ama sen yarı yoldayken bırakabilir de ipi...Bilinmez...
.
.
.
Erişkin yaşlarda düşülen o derin kuyulardan çıkmaya çalışırken 'Boğularak ölmedim ben,Bir kuyuda hiç ölemem' diyebiliyorsa insan...
Ve bir kez daha güvenebiliyorsa kendine uzanan ellere...Çıkabiliyorsun yahu işte karanlıktan aydınlığa.
Tam dışarı çıktığında,güneşi bir kez daha yüzünde duyduğunda şaşkınlıkla karışık karmaşa içinde 'Vay be,yine ölmedim' diye sevinebiliyorsan hatta...
Çünkü aşk da boğabilir seni parasızlık da...
Hayatın kendisi bulanık bir su gibidir kimi zaman...Kimi zamansa karanlık ve derin bir kuyu...
İCLAL AYDIN
Sanki için dışın irin kaplıdır.Sanki soluk aldırmaz bir acıyla yaşamaya çalışırsın.
Birkaç safhası vardır bu işin.Hangi işin diyorsunuz...Mesela ayrılığın,mesela ter edişin,mesela terk edilişin,bir şehirden ayrılmanın,birini kaybetmenin,bir savaşı yitirmenin...Önce garip bir hiçlikle boş adımlar atarsın sağa sola.
'Süperim,şahaneyim,yok canım ne olacak,olması gereken buydu zaten,iyiyim ben iyiyim' yalanları...
Sonra bir parça gözyaşı ve üzüntü.
Sonra giderek büyüyen bir öfke.
Her yanı kaplayan bir haksızlık duygusu.
Ardından herkese bu haksızlığı anlatma isteği.
Yutkunma güçlüğü.
Kabullenme.
Sabretme.
Bekleme.
Bütün irini dışarı atacak,hastalıklı hali sağaltacak tek çarenin dibine kadar üzülmek olduğunu anlamak.Ve üzülmek...
Yalın,süssüz,düzensiz sadece üzülmek.Sonra da o dipsiz kuyudan çıkmaya çalışmak.
Yukarıda gördüğün o yuvarlak aydınlığa ulaşabileceğinden emin olamazsın bazen.Gerçekten kuyunun taa içinde tırnaklarından ve duvardaki çıkıntılardan başka yardımcın yoktur.Bazen tutunduğun ufacık taş parçaları yerinden kopar,tırmandığın birkaç metreyi de kaybedersin.Bazen tutunduğun o sert kayalar tırnaklarını söker adeta.Kan revan içinde yaralı elerinle devam etmeye çalışırsın.Tam vazgeçtiğin anda yukarıdan biri ip atar,hiç umulmadık biri,bir yabancı..
Güvenip güvenemeyeceğini bilmeden tutunursun o ipe..
Seni yukarı çekmek için mi atılmıştır peki?
Yukarı çekiyor da olabilir evet...Ama sen yarı yoldayken bırakabilir de ipi...Bilinmez...
.
.
.
Erişkin yaşlarda düşülen o derin kuyulardan çıkmaya çalışırken 'Boğularak ölmedim ben,Bir kuyuda hiç ölemem' diyebiliyorsa insan...
Ve bir kez daha güvenebiliyorsa kendine uzanan ellere...Çıkabiliyorsun yahu işte karanlıktan aydınlığa.
Tam dışarı çıktığında,güneşi bir kez daha yüzünde duyduğunda şaşkınlıkla karışık karmaşa içinde 'Vay be,yine ölmedim' diye sevinebiliyorsan hatta...
Çünkü aşk da boğabilir seni parasızlık da...
Hayatın kendisi bulanık bir su gibidir kimi zaman...Kimi zamansa karanlık ve derin bir kuyu...
İCLAL AYDIN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)