1-Ucuz araba kullan ama, alabileceğin en güzel evi al.
2-Her zaman ve her ortamda anlatabileceğin üç fıkra öğren.
3-Sevinçlerini sakın erteleme.
4-Eşini çok iyi seç. Çünkü bu seçim mutluluğunun veya bedbahtlığını %90’ını oluşturur.
5-Hergün 30 dakika yürüyüş yap.
6-Her yemekten sonra şükret.
7-Bir arkadaşına sırrını açıklamadan önce iki kere düşün.
8-maaş çekini imzalayan kişileri asla eleştirme.
9-Kaybedecek şeyi olmayan insanlardan kork.
10-Gözünün önünde hep güzel şeyler bulundur.
11-Çocukların, gelenek sözcüğünü duyduklarında seni hatırlayacak şekilde yaşa.
12-Dinine ait kitabı tam anlamıyla okumak için kendine bir yıl süre tanı.
13-Biri seni kucakladığında ilk bırakan sen olma.
14-Hergün 6 bardak su içmeyi unutma..
15-seni seven insanları koru..
16-Zor da olsa ailenle tatil yapmak için her şeyi dene. Bu tatildeki anılar, hayatındaki en değerli anılardan biri olacak.
17-Kendine yapılmasını istemediğin hiçbirşeyi başkalarına yapma.
18-Başarıya, iç huzura kavuştuğun, sağlıklı olduğun ve sevildiğin zamanı değerlendir.
19-İyi ve başarılı bir evliliğin iki şeye bağlı olduğunu unutma:
a) Doğru insanı bulmak
b) Doğru insan olmak.
20-Ebeveynlerini, eşini ve çocuklarını eleştirmek istediğin zaman dilini ısır.
21-Evliliğini güzelleştirmek için hergün bir şeyler yap.
22-iyilik dolu bir sözü ve iyiliğin etkisini asla küçümseme.
SON SÖZ..
Hayatınızdaki kötü olayları düşünerek vakit kaybetmeyin; Yoksa güzellikleri görmekte gecikebilirsiniz….”
24 Nisan 2012 Salı
11 Nisan 2012 Çarşamba
AKSARAY..EVLİYALAR ŞEHRİ..
Şereflikoçhisar’dan sabah 8 de başlayan yolculuğumuz 80 km sonunda bizi Aksaray’a ulaştırdı. Yolun yer yer çukurlarla dolu olması ve yol yapım çalışmaları nedeniyle gidiş-geliş şekline çevrilmesi az mesafede yeterince yorucu oldu bizim için. İlk istikamet Aksaray üniversitesi idi. KPDS başvurusu için en yakın ÖSYM bürosu Aksaray’da. Aksaray üniversitesi 2006 yılında kurulmuş yeni bir üniversite. Bir tür zorunluluktan gittiğimiz Aksaray’da ufak bir gezi planı yapmıştık. Üniversiteden merkeze doğru giderken şans eseri gördüğümüz Aksaray müzesini ziyaret ettik. Müzede antik çağdan kalıntılar ve mumyalar vardı. Acemhöyük ve Güzelyurt bölgelerinde çıkarılan MÖ.8000 yıllarına ait eserlerle tarihte yolculuk yaptık. Buradan sonra Somuncu Baba Türbesine doğru yola koyulduk. Fakat Somuncu Baba Türbesini tabelaların aniden yok olmasıyla yolumuzu kaybettik. Evliyalar şehri olan Aksaray’da adım atılan yer türbe dolu. Yolumuzun üzerinde Yusuf Hakiki Baba Türbesine rastladık. Somuncu Babanın oğlu alim, mutasavvuf, şair olan Yusuf Hakiki Babanın pek çok eseri bulunmaktadır.
Yusuf Hakiki Babanın Türbesinin karşısında Melik Mahmud Gazi Hangahı (Darphane) bulunmaktadır.
Ihlara vadisine gidiş yolunda bulunan Ervah Kabristanı içinde Somuncu Baba Türbesine gittik sonunda ama restorasyon çalışması sebebiyle ancak inşaat halindeki Türbeye dua etik.
Kabristan içerinde ve Somuncu Baba Türbesi yanında bulunan Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinden alınan “ Bu şehirde (Aksaray) yedi binden ziyade büyük Evliyaullah olduğu tevattürle sabittir. Dar’ı Ervah denilen bu cephaneye nice kerre nur nazil olmuştur. Mağdun olan ziyaret etse şad ve handan olur” bu sözler yer alıyordu ve beni çok etkiledi. Aksaray ilinin bu bakımdan halk arasında bilinmemesi garip geldi.
Yusuf Hakiki Babanın Türbesinin karşısında Melik Mahmud Gazi Hangahı (Darphane) bulunmaktadır.
Yusuf Hakiki Baba Türbesinin karşı caddesinde bulunan Aksaray’ın simgesi haline gelen Eğri Minare vardı. Kimin yaptığı ve neden eğri durduğu hakkında bir açıklama olmayan ama Selçuklu döneminde yapılmış minare yıkılmaması için halatlarla tutturulmuş. 1221-1236 yılları arasında yapılmış minarenin diğer bir adı da Kızıl Minaredir.
Ihlara vadisine gidiş yolunda bulunan Ervah Kabristanı içinde Somuncu Baba Türbesine gittik sonunda ama restorasyon çalışması sebebiyle ancak inşaat halindeki Türbeye dua etik.
Kabristan içerinde ve Somuncu Baba Türbesi yanında bulunan Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinden alınan “ Bu şehirde (Aksaray) yedi binden ziyade büyük Evliyaullah olduğu tevattürle sabittir. Dar’ı Ervah denilen bu cephaneye nice kerre nur nazil olmuştur. Mağdun olan ziyaret etse şad ve handan olur” bu sözler yer alıyordu ve beni çok etkiledi. Aksaray ilinin bu bakımdan halk arasında bilinmemesi garip geldi.
Merkezde aracımızı par ettiğimiz sokağın ilerisinde bulunan Turist Danışma noktasına bilgi almak için girdik. Görevlinin verdiği Aksaray’ın gezi rehberiyle ve gezilecek yerleri iyi niyetle anlatışıyla bizi memnun etti. Görevlinin önerisiyle Ulu Camiye gittik. Karamanoğlu cami adıyla da bilinen caminin içerisi ve hissedilen maneviyat görülmeye değerdi. 2 insan boyundaki kapı ise çok ağırdı.
Ulu Caminin yakınında diye düşündüğümüz Zinciriye Medresesini bulmak için epey uğraştık. Sorduğumuz birkaç kişi ise adını bile ilk kez duyuyorlardı. Sonra bilen bir büfe çalışanı bizi oraya yönlendirdi. Fakat medrese kapalı ve avlusuna girilen yerlere de plastik borularla engeller konulmuştu. Hatta etrafı da pisliklerle doluydu. Merkezde bulunan hükümet konağı şehre tarihi bir hava katmış. Merkezde gezebileceğimiz yerler az çok bitmişti. Yöresel bir yemek tadar mıyız diye çarşıyı kolaçan ettik ama maalesef bunu başaramadık. Aksaray da bu kadar tarihi mekanın bakımı gibi bu önemli turistik katkıda maalesef eksik bırakılmış. İsmini arkadaşlarımızdan duyduğumuz efor avm ye gittik insanların tüm ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hazırlanmış bu yerin tek eksiği birde sinemasının olmamasıydı bizce. Yine bu yerde bahsetmeden geçmeyeceğimiz bir mekanda kafe-in isimli mekandır. Mekanın göz dolduran yapısı ve huzur veren ferahlığı inanın bir fincan kahveye içmeye değer. Bizim beklentilerimizin düşük olması mı yoksa sunulan yeme-içme çeşitliğinin fazlalığımı bilemem ama orda geçirdiğimiz anlardan çok keyif aldık.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)